Colin McRae, “If in doubt, flat out!”

Colin McRae 2002 If in doubt flat out

Kendimi tanımlamama yardımcı olduğunu düşündüğüm bir sözü bu yazımın fikri olarak seçtim. Sözü, özellikle sosyal medya hesaplarımda sürekli kullandığım için bana sıkça soruluyor anlamı nedir diye.  Bu yazı vasıtasıyla, bana neden sorusunu soranlara ayaküstü cevaplar vermek yerine, detaylı bi anlatım sağlayabileceğim.

Sözün sahibinin tam ismi Colin Steele McRae. 1968 doğumlu, iskoç asıllı Britanyalı ralli pilotudur kendisi. Kariyeri boyunca, ralli sporunun en büyük organizasyonu Dünya Ralli Şampiyonası’nı (WRC) sadece bir defa kazanabildi. Bu şampiyonluk ona, Britanya’nın WRC şampiyonu ilk pilotu olma ünvanını getirdi. Kraliçe II. Elizabeth 1996 yılında başarılı pilota, Member of the British Empire ünvanını verdi. Sadece bir WRC şampiyonluğunun yanında sayısız yarış kazanmıştır. Benim tarafımdan bakınca ise ünvanları, kazandığı yarışlar veya istatistikleri önemli değil. Onu efsane yapan, işini yaparken ortaya koyduğu felsefe.

Bir röportajında, kendi efsane cümlesini sarfetmiştir: “If in doubt, flat out!”. Her yarışta değişen hava şartları, etap rotaları ve yol koşulları varken, çok fazla düşünmenin işe yaramayacağından bahsediyor. Bir sonraki dönemecin ilerisinde karşına ne çıkacağını bilmiyorsan, herhangi bi şeyi dert etme. Gazla!

Bu cümleleri elbette 300 beygir gücünde bi WRC aracını finiş noktasına ulaştırmak hakkında sarfetti. Bu karakteri tüm yarış kariyeri boyunca sürdürdüğünü, çeşitli kazalarda parçaladığı araç sayısından anlayabiliyoruz. Öyle çok araba parçaladı ki, her ne kadar kendini kazandığı yarış sayısıyla ispatlamış büyük bi yarışçı olsa da, zaman zaman ona araba teslim edecek WRC takımı bulmakta zorlandı. Diğer taraftan bakınca da, kaza yapmadan bitirdiği çoğu yarışta ilk 3’te yani podyumda yer aldı. İşte bu ince ayrım, sanıyorum onun risk alma tercihini ve karakterini net olarak açıklıyor.

İnsanların kendi karakterlerini, işlerine yansıttıklarından eminim. Önümüzde binlerce örnek. Çok okuyanı, çok gezeni, çalışkanı, tembeli, duygusalı, mantıklısı derken insan doğası herkesin karakteri kendi parmak izi bi yerde. Colin McRae için karakterin tanımı da yazının yukarıdaki kısmından anlayacağınız üzere ona özel. Bu karakter onu benim yazımda, çokça araba parçalamış bi yarışçı değil de efsane bi “şampiyon” köşesine oturttu.

Söz bana, işte tam da bu risk tecihi noktasında iyi bi yol gösterici. Hayatın her döneminde, sadece iki seçenek var. Ya kendini bir arpa boyu dahi aşamayacak standart mutsuzluk, ya da podyum. Şampiyonluk için en azından bi şansınız varken, bunu denememek aptallık gibi geliyor bana. Ha tabii, bunu deneyip arabanızı parçalamanız büyük olasılık. Ama bi de şunu düşünün. Fark yaratmak için kendinizi öne çıkarmanıza engel olan, “cepte” gördüğünüz standartları size kim garanti ediyor?

 

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>