Mecidiyeköy’den bir dünya markası çıkaran kişi Tarhan Telli. Sadece üç çalışanla, kişiye özel chopper motosiklet yapmaya başlamış. Markası TT Custom Choppers. Bugün atölyesi 49 kişiye istihdam sağlıyor. İşin başında ona “made in U.S.A” amblemiyle çok iyi satış yapabileceği öğütlenmiş. Türk üretimi olmasının anlaşılır olmayacağından dem vuruladursun, ısrarcı olmuş. Bugün ürünleri dünya çapında değer görmeye başlamış, ürünlerinin üzerindeki Türk yapımıdır amblemiyle. Artık kendini, ülkemize döviz kazandıran bi üretici olarak tanımlıyor. İlgi dünya çapında derken, işin doğumyeri Amerika’da bile söz sahibi olmaktan bahsediyorum. Buna, bir Türk başarı öyküsü dersem sanıyorum abartmış olmam. Aslında tam bir delilik, rahatsızlık ve yel değirmenleriyle dövüşüp galip gelme olayı da denebilir. Zira girişimcilik konusunda hiç yardımcı olmayan sevgili ülkemden bu başarı öyküsünün sökülüp alınması rahatsızlıktan! başka bir şey değildir. Bravo…
Şimdi gelelim, yaptığım kötümser bildirimin Tarhan Telli’nin girişimcilik hikayesiyle alakasına. Efendim, Tarhan Bey bu müthiş başarı öyküsünü ortaya koyduktan bi süre sonra devletin kapısını çalar. Çalar, çünkü artık 49 kişilik atölyesi ona yetmemektedir. Siparişleri dünya çapında gayet iyidir. Birçok modelde karşılanamayan talepleri seri üretimle gidermek istemektedir. Tübitak’a başvurur. İstediği teşviğin 10’da 1’i ona layık görülür. Bu miktar 20 bin Türk Lirası oluyor. Marka değerinden bahsediyorum, seri üretimden bahsediyorum, ürünlerin custom motorsiklet olmasından bahsediyorum. Elbette Tarhan Telli de benim bahsettiklerimden bahsetmiştirJ Ve, Tübitak ona bu miktarı veriyor. Hakkatten bir şekilde gözden kaçmıştır diyeceğim falan ama, adamın yaptığı şeyin öneminin gözden kaçacağını söylemeye de dilim varmıyor. Bu iş böylece kapanıyor. Girişimcilik, vizyoner olmak konularındaki eksikliğimizi burada çok net görebiliyoruz.
Tübitak’ın gözden kaçırdığı! bu değere bir sonraki aşamada n’oluyor dersiniz? Tabii ki, gözleri faltaşı gibi açık ülkeler ürüne ve girişimciye bizim vermediğimiz değeri veriyor. Suudi Arabistan Tarhan Telli’ye tam 35.000 m2 araziyi hibe ediyor. Burada sadece motosiklet de değil, otobüs, minibüs ve birçok farklı projeyi de gerçekleştir. Bunu diyor çünkü, Tarhan Bey’in 2014 yılında Cenevre Otomobil Fuarı’nda lansmanını yapmayı planladığı “motomobil” isimli otomobil-motosiklet karışımı bir elektrikli araç projesi de var. İleriye görmek böyle bir şey.
Bunları görürken, Suudi Arabistan’ın da bir isteği var tabii ki: araçlarda “Made in Saudi” amblemi… İstiyor ki ürünler kendi ülkesinin menşeini taşısın. Bunda da gayet haklı. Tarhan Telli (kendi söylemiyle) istemeye istemeye burada üretime geçecek ve daha da büyüyecek. Bizse; görmedik, duymadık, bimiyoruz.
Son olarak, Tübitak’ın 20 bin lirayı kastederek “biz destek olduk, o desteği almadı.” sözlerini de eklemek gerekiyor. Vehamet ortada. Benim gibi iyimser bi insanı bile bu kadar kötümser konuşturan durumu sanıyorum iyice açıklayabildim.
Tarhan Telli’ye başarı öyküsünde kolay gelsin. Başarıya söke söke ulaştığı açık. Başarılı bu Türk girişimcisinden öğreneceğimiz çok şey var.
Not: Fatih Altaylı’nın bu öyküye dair köşe yazısı şurada. http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/797225-bakan-ergun-tt-motors-bana-gelsin